5 Temmuz 2013 Cuma

A Spin In Time...

Woahhh we had had a crazy day! Strange is what you have to put up to sometimes with really so less energy, and sometimes you just ehhh maybe later ehhh not feel'n it now and wuuup the whole day is gone...! 




Yeah well I honestly hope an really wish we had broken a leg or two :) For now still on the waiting so I am quiet will spill my guts out in some time soon :)

So see ya...

Ays...

4 Temmuz 2013 Perşembe

Losing my favourite game...

Stuck or lost! But I guess it is not a case of both, I seem to be losing my favorite game... Going back to roots, mother tongue well just f*ck it, my experiment is not geting me anywhere. I had a vision writing here but seems that everybody is just sooo stuck up in their a*ses that no hell of a reading is occured... I even tried to be like some of those so called blogger girls posting stupid shit, well guess what I don't care what you wore or bought with not even your own god damn money :D Yeah there I said it so good bye unnecessary readersszzz..

Yeah lets get back to winnig my favorite game :) From now onward this site is definately in english...

Y'all welcome to my world of junk...

peace Ays...

26 Mayıs 2013 Pazar

Kralın Kızı...

Baba; aslında tanımı çok zor bir sözcük... Kafamdaki ve kalbimdeki her şeyi buraya yazsam da babamı tanımlamaya yeterli olur mu bilmemekteyim... Ama denemekten zarar gelmez :) Benim için baba demek güven demek, her zaman her koşulda koruma demek, macera demek, hayat demek, o olmazsa olmaz demek. 

Baba, yeri geldiğinde kızar da sever de demek, çocukları için yapmayacağı yoktur demek. Hoca ve yol gösteren demek. Bazen hayallerinin peşinden koşmak demek; tabi bu hayallerin içinde bir karavan ve onunla tüm Avrupayı gezmek dahil demek. Her istediğinin yapılması demek, hep yürekten destekleyen demek, eve hiç tamirci, elektrikçi, sucu, tesisatçı, marangoz; veya ''usta'' tanımında birinin gelmesine gerek olmadığı demek. 

Gerekli - gereksiz sorumluluklarım kimi zaman yerine getiremediğim de, hırçınlığım, öfkem, asiliğim, inadım inat keçiliğim, zor gelen zamanlarda daha da zorlaştırmam, az olsada saygımı yitirmem durumunda bile her şeye tolerans gösteren demek. Tüm hatalarım, zayıflıklarım, beceriksizliklerim ve başarısızlıklarım için özür dileyerek...

Yakın bir arkadaş, bir bilge, bir maceracı ve gezgin babama... Sayesinde 22 ülke gezmek ve her anın kayıtlı olduğunu bilerek, öğrettikleri ve öğreteceklerinin çook çoook uzun yıllar sürmesini dileyerek...

Babam gücümdür diyebilmek; seni çok seviyoruz baba, başka neye gerek var hayatımda!, ben zaten kralın kızıyım diyebilmek... 


Ays...



24 Mart 2013 Pazar

Haftasonu Enstanteneleri Vol.#4

Selamlar, haftada bir de olsa yazıyorum blog'a bu aralar hep elim dolu hemde boşaldı :S Sormayın bende bilemedim şimdi tam olarak ne nedir... Şunu da söyleyeyim; merakla beklediğimiz ''Kelebeğin Rüyası'' filmine gittik, tek kelime ile muhteşemdi... Onlar gibi zor durumda hayallerinin peşinden koşmuş ve pes etmemiş unutulup gitmiş yada hiç bilinmemiş niceleri adına ''Muzaffer Tayyip Uslu'' ve ''Rüştü Onur'u'' saygıyla analım... Gelin biraz resimler konuşsun bu hafta...


Muzaffer Tayyip Uslu...


Eski püskü sinemanın oradan bir görüntü...


Ada da gördüğüm en şiddetli fırtınadan sonra...


Pencerede ki Pisi...


Karanlık Zamanlar...


Burnumuzun ucundan manzaraya bakarken...

Azıcık keyfim kaçık aslında neyse görüşürüz ok bye...

Ays..

17 Mart 2013 Pazar

Haftasonu Enstanteneleri vol. #3

Birisi beni taktir etsin yahu, bakınız serinin 3. yazısını yazıyorum demek ki; bu yazı serisi, haftasonu enstanteneleri gider arkadaş... Nereden başlasak, olaylar birikti :P (Adadaki hayatımızın bir parçası olup da, buradaki sosyal hayat çizelgemizi bilen birisi bize ne tarafıyla güler acaba!)

Öhömm ben tezi bitirdim ahali, yakın zamanda ünvanım yüksekleşecek :) Lakin yaza kadar pek rahata ereceğimizi sanmıyorum şimdi kocacığın tezine bakıyoruz, eee nede olsa Türk değil, tezin yazı dilinde top bende... 

Bu arada bizim hocalar gel git yapmaya başladılar bu hafta ihtibariyle burada bir parantez açalım: master için hocalarımız İstanbuldaki büyük ve köklü bir üniversiteden geliyorlar, 15 günde bir 2 günlüğüne. Bu bize şöyle bir avantaj sağlıyor; hocalarımızla ye iç eğlen gez :) Sanırım kimse master hocalarıyla bu kadar yakın bağ kurmata bizim kadar şanslı olamıyor bu bağlamda... Eee birde benim tez hocam, kokoş süslü tatlımı tatlıııı biri ise, beraber Mangoya dalıp kendimizi kaybedip onlarca kıyafet deniyoruz dersem :D

Hal böyle olunca 15 günde bir denk gelen o cuma ve cumartesi günleri benim için inanılmaz güzel geçiyor, hatta öyle ki o günkü kılık kıyafetim ve herşey daha özenmeme sebep... Bende ilk defa bir kılık kıyafetli foto koyayım sizin için, bu hafta leylalığım üstümdeydi ve başka foto yok elimizde...



Saçlarımı da şöyle bir savurayım, artık havalarda ısındı Ada güzelleşti önümüzdeki haftalarda daha güzel fotolar çekeriz artık...

eee ilk ne giydim çakması pozlarım nasıl olmuş :D

Ays...

10 Mart 2013 Pazar

Haftasonu Enstanteneleri Vol.#2

Salam,

Chetory, khuby? Bende biraz öğrendiğim kadar farsça yazayım size dedim ama bu merhaba, nasılsınız v.s gibi olan minik giriş konuşmalarını daha iyi yaparken yazı dilini bilmediğim için sadece merhaba, nasılsın iyimisin de kaldım =)

Adadan haberler şu: havalar hala güzel değil! Zaten mart ayını da hiç sevmem gudubet bir aydır valla, tam ay bugün ne güzel oluyor derken bulutlar soğuk vs... hala gazlı uyduruk sobamızı yakıyoruz... ama soba üstünde çay keyfi ayrı bir güzel =)


Pisili çaydanlığımız çok şirin değil mi =) Bu arada çay sade gitmez bunun yanında lokum tatlısı vardı; 2 senedir annemin ve 2 arkadaşının kadınlar gününde yaptıkları mini tea partiden kalma;


Bu hafta pek gezme tozma yapmadık sadece dün deniz kenarında bira keyfi, ardından pide fln... =) Lakin bu askeri bölgede yaptık ve pek bir fotoraflık ortam yoktu bu haftanın fotoları hep evden... Bu arada sabah kahvaltımızdan da bahsedelim; kalpli krep yaptım yanında kivi, muz, çilek, tarçın, ceviz ve Nutella ile bol bol mutluluk hormonu salgıladık... Ve tam adını unuttuğum ama şu yakın zamanda sinemalarda olan Noel babalı animasyonu şiddetle tavsiye ediyoruz, epey güldük...


ok bu hafta biraz yoğun geçecek ama aklım dolu bir rayına oturtayım sizinle de paylaşırım...

bye, Ays...

2 Mart 2013 Cumartesi

Haftasonu Enstantenelenemeyenleri... =P

Tipik bir benlik hareketle karşınızdayım yine; seri olarak yapmak istediğim Haftasonu Enstanteneleri vol. 1. serime birazcık mini minacık ara verdim... (evet tembelim biliyorum ama sefer istemdışı duraklamak zorunda kaldım). 

Hemen ufacık bir açıklama yapalım; şimdi malum tezi bitirdim lakin, sonuç kısmını hocama yollamıştım okusun diye bekle bekle ağaç olsam da beklediğim telefon nihayetinde geldi, ve bende sonuç kısmındaki küçük değişikliğe kolları sıvadım, hayat-mayat meselesi olduğundan bu haftasonu evdeyiz =)


Instagram'la bu aralar aşk yaşadığımız için  ben ve kocacık, burunlarımız telefonda gömülü oturuyoruz tv başında ehehe her an poz yakalamaya hazır; o yüzden bu haftanın fotoları erken gelsin gelenek bozulmasın ben blogumda aksaklığın oluşmadığının bilinciyle rahat olayım...

Pazartesi size yeni tutkumdan bahsederim... ok o zaman bye... 

Ays





23 Şubat 2013 Cumartesi

Haftasonu Enstanteneleri vol.#1

Bu blogda da bir seri olmalı :) Hem hazır baharda geldi; ada baharda bambaşka! Kim gelipte hele o deniz kenarında otururken yanlızlıkmış, neymiş efendim kültürel zenginlikten yoksunlukmuş bir nevi sürgün hayatı yaşamakmış mışlarıma inanır şimdi benim...! Uzun etmeyim lafı resimler anlatsın Haftasonu Enstanteneleri başlasın...









21 Şubat 2013 Perşembe

Yeni Dönem...

Yeni dönem çanları çaldı, okula döndük... Öhöm sanırım tembellikte son noktaya varmak üzereyim/iz! Ev hallerimiz şu ye iç yat, dizi izle, net, face... ye iç yat, annelere git gel... ufff kısır döngü epey kötü bir mod yani! 

Bu arada bu dönemde çoook kalabalık sınıflarımızdan 250 kişilik mini mini birlerin dersine giriyorum. Temel sanat eğitimi veriyoruz, eminim soyut çalışmalar yapmak onları epey sıkıyor ama napalım zamanındadadada(teeee) bizim de hocalar bizi az yormamıştı... 


Haftada sadece iki gün olan derslerde beni boş kalan zamnalarda evde miskinliğe yöneltiyor, tembelliğim azdı ya daha da arttı; aaaa ama bi sn. bloga önem verdiğimi görüyorsunuz artık ve instagramım vardı kullanmıyordum ama bugün onunda biraz altını üstüne getirdim :D Aklımda güzel projeler var söz yapacağım... ok beklemede kalın,

bye, Ays...

16 Şubat 2013 Cumartesi

Sometimes...

Simetimes life is just a bitch! And sometimes you are just alone in all the crowded nobodies around you... Sometimes you just want to be, but then you can't cuz you have no voice to call out, no energy to reach out or no one to feel,see nor nothing at all...

7 Şubat 2013 Perşembe

Son durum...

Son durum bildirgesi:

Köşe koltuğum- leş gibi olmuş fıstık yeşili battaniye- panik- sobamsı bir şey (malum adada ısıtma sıfır)- bilgisayar kucağımda gece 3'lere kadar beyin kaynatması, yat uyu ertesi gün aynı terane!!!

Bitiyor ama son çıldırma halleri devam.... (merak edenler için söyleyim tüm bu bitiyor tantanası, tezzzzzzzzzzzz'im için!)

ok bye...


4 Şubat 2013 Pazartesi

Çıldırma Evreleri...

Çıldırma evreleriiii... son bölüm inşallah; kalan saat: 38-40 durum bu....








Ays...

31 Ocak 2013 Perşembe

İskandinav...

Benim içimde hep bir İskandinav gizli galiba, Türküm ve damarlarımdaki kanla gurur duyuyorum. Şuanda bulunduğum minik ada'da bile kendi dilimin hunharca katledilmesine dayanamıyorum... Atatürk'e yapılan tüm saygısızlıklara, ve ülkemizde karmakarışık olan durumlara... Ama tüm bunları bir kenara ittiğimde, içimde o yalnızlığı o kuzey ülkelerinin soğukluğunu da hissetmiyor değilim...

Çocukluk bitmiyor bence, ama o miniklikte özümsediğimiz içimize hapsettiğimiz bazı şeylerde çıkmıyor belleklerden, kalplerden. Beni ben olarak tanımlayan şeylerden bazıları belkide hiç şüphesiz çingene misali göçlerim ve kopuk çocukluğum. Her hatıram çok güzel olsada bana göre, tüm günlerim sanki daha dün kadar taze tanımlı hafızamda, yinede bazı yanlarım kayıp...

Küçüklüğümün büyük dünyasını süslemişti tüm o yağmurlu gri ülke; her sabah evden çıktığımızda karşıdaki çukulata fabrikasının mis gibi karamel kokusu, yeşilin her tonunun bulunduğu tuğla evli bahçeler, kendi dünyalarındaki insanlar, sade ve rahat evler, yağmur bazen soğuk... Mumlu pencereler kepenksiz, telsiz-demirsiz, her şey kurallı, titiz, kitap okuyan insanlar...

Az mobilyalar, beyazlar, her şey çok sade süsten, gereksiz eşyadan ve her türlü kalabalıktan arınmış; en önemli köşe kitaplıklar, bazen yalnız bir hayat ama zaten sen kalabalığın içinde neden yalnız kalasın ki, yalnızlığın içinde kalabalık olmak varken...

Bir yanım İskandinav galiba benim nasıl olmasın! Eğer kaybolursam beni pencere kenarında mumlarla bulursunuz, ayağımda patikler elimde bir kitap bir filtre kahve sütlü, tıpkı bir pisi gibi...












You get the picture... =)

Ays...

30 Ocak 2013 Çarşamba

Taa daaa...

Nasıl? Uzun zamandır aynı sıkıcı görüntüden sıkılmadınız mı? değişiklik iyidir, ben beğendim böyle cicili bicili oldu, içimizdeki çocuğu burada ortaya çıkaralım bari değilmi =)

Bu arada ''tezden sonra'' diyerek başımdan savdığım yapmadığım ve ertelediğim herşeyi yapayım diyorum lakin son retuşlar var daha 1-2 haftayı bulur... (neyse yine yırttık biraz!) 



Yok yok söz vermesem de gerçekten çok proje var aklımda bir tıkanıklık dönemiydi yaşadığım sanırım tasarımlar, çizimler ler de ler ile epey elim kolum dolu olacaktır, bir başlayayım sizi de haberdar ederim ok bye...

eee siz beğendiniz mi blogumu böyle?

Ays...

29 Ocak 2013 Salı

Tezzzzz fln fln...

Bir şubat tatilinde daha beraberiz, sayın okuyucular (gerçi bu blogu hala okuyan varmı bilmiyorum neticede tepki yok sizden de!) 

Ömrüm boyunca öğrencilik ve okul işleri sürecek gidecek gibi... Herşeye rağmen yan yattım, sağa döndüm sola döndüm amaaaa tezimi bitiriyorum... evet evet doğru duydunuz bitiyor, iyide olacak umarım sonra Doktora Doçentlik vs işte Allah ne verdiyse umarım olur geçinir gideriz... =) 

Babamın hep benim için söylediği bir laf vardır; Gemi motoru gibi beynin var, bisiklet pedalı çevirir gibi kullanıyorsun!

veya Babannemin dediği gibi; Ahh ahh çok akıllısında şu kıçını bir oturtsan yaparsın da, oturana kadar ahh ahh... =)

Adam olsaydım da dinleseydim, şimdiye kadar çoktan bitecekti ve bir dönem daha uzamayacaktı ama napalım sağlık olsun, sonuçta yaptık değilmi... 

Bu keyifsiz yazıyı uzatmayım sonra tekrar yazacağım söz...
(Bu resimde bana pek benziyor haa... söylemeden geçemeyeceğim...)


ok bye,
Ays