31 Ocak 2013 Perşembe

İskandinav...

Benim içimde hep bir İskandinav gizli galiba, Türküm ve damarlarımdaki kanla gurur duyuyorum. Şuanda bulunduğum minik ada'da bile kendi dilimin hunharca katledilmesine dayanamıyorum... Atatürk'e yapılan tüm saygısızlıklara, ve ülkemizde karmakarışık olan durumlara... Ama tüm bunları bir kenara ittiğimde, içimde o yalnızlığı o kuzey ülkelerinin soğukluğunu da hissetmiyor değilim...

Çocukluk bitmiyor bence, ama o miniklikte özümsediğimiz içimize hapsettiğimiz bazı şeylerde çıkmıyor belleklerden, kalplerden. Beni ben olarak tanımlayan şeylerden bazıları belkide hiç şüphesiz çingene misali göçlerim ve kopuk çocukluğum. Her hatıram çok güzel olsada bana göre, tüm günlerim sanki daha dün kadar taze tanımlı hafızamda, yinede bazı yanlarım kayıp...

Küçüklüğümün büyük dünyasını süslemişti tüm o yağmurlu gri ülke; her sabah evden çıktığımızda karşıdaki çukulata fabrikasının mis gibi karamel kokusu, yeşilin her tonunun bulunduğu tuğla evli bahçeler, kendi dünyalarındaki insanlar, sade ve rahat evler, yağmur bazen soğuk... Mumlu pencereler kepenksiz, telsiz-demirsiz, her şey kurallı, titiz, kitap okuyan insanlar...

Az mobilyalar, beyazlar, her şey çok sade süsten, gereksiz eşyadan ve her türlü kalabalıktan arınmış; en önemli köşe kitaplıklar, bazen yalnız bir hayat ama zaten sen kalabalığın içinde neden yalnız kalasın ki, yalnızlığın içinde kalabalık olmak varken...

Bir yanım İskandinav galiba benim nasıl olmasın! Eğer kaybolursam beni pencere kenarında mumlarla bulursunuz, ayağımda patikler elimde bir kitap bir filtre kahve sütlü, tıpkı bir pisi gibi...












You get the picture... =)

Ays...

30 Ocak 2013 Çarşamba

Taa daaa...

Nasıl? Uzun zamandır aynı sıkıcı görüntüden sıkılmadınız mı? değişiklik iyidir, ben beğendim böyle cicili bicili oldu, içimizdeki çocuğu burada ortaya çıkaralım bari değilmi =)

Bu arada ''tezden sonra'' diyerek başımdan savdığım yapmadığım ve ertelediğim herşeyi yapayım diyorum lakin son retuşlar var daha 1-2 haftayı bulur... (neyse yine yırttık biraz!) 



Yok yok söz vermesem de gerçekten çok proje var aklımda bir tıkanıklık dönemiydi yaşadığım sanırım tasarımlar, çizimler ler de ler ile epey elim kolum dolu olacaktır, bir başlayayım sizi de haberdar ederim ok bye...

eee siz beğendiniz mi blogumu böyle?

Ays...

29 Ocak 2013 Salı

Tezzzzz fln fln...

Bir şubat tatilinde daha beraberiz, sayın okuyucular (gerçi bu blogu hala okuyan varmı bilmiyorum neticede tepki yok sizden de!) 

Ömrüm boyunca öğrencilik ve okul işleri sürecek gidecek gibi... Herşeye rağmen yan yattım, sağa döndüm sola döndüm amaaaa tezimi bitiriyorum... evet evet doğru duydunuz bitiyor, iyide olacak umarım sonra Doktora Doçentlik vs işte Allah ne verdiyse umarım olur geçinir gideriz... =) 

Babamın hep benim için söylediği bir laf vardır; Gemi motoru gibi beynin var, bisiklet pedalı çevirir gibi kullanıyorsun!

veya Babannemin dediği gibi; Ahh ahh çok akıllısında şu kıçını bir oturtsan yaparsın da, oturana kadar ahh ahh... =)

Adam olsaydım da dinleseydim, şimdiye kadar çoktan bitecekti ve bir dönem daha uzamayacaktı ama napalım sağlık olsun, sonuçta yaptık değilmi... 

Bu keyifsiz yazıyı uzatmayım sonra tekrar yazacağım söz...
(Bu resimde bana pek benziyor haa... söylemeden geçemeyeceğim...)


ok bye,
Ays