26 Aralık 2012 Çarşamba

The Cat...

Yazma aşkına tutuldum hadi bakalım gittiği yere kadar :) Efendim şimdi pazar günü ilk yemekli misafirlerimiz buyur edeceklerdi, dolayısıyla iki dağınık insanın yaşadı bir evi toparlamak ve mamaları yapmak için sıvadım kollarımı... Kafamdaki programıma göre cumartesi, etrafı toparlayacak ve bir iki meze cinsi yapılacak fln ıvır zıvır; sonra pazar sabah sil süpür ve yemeklerin son halini almasın :D Tembel ben cumartesi tüm gün dışarılarda oralardan buralardadan sonra eve geldim ve iş başı yaptım, sonra beklenen telefon...
 
E: Ays, ben size yarın ev hediyesi olarak bişey getireceğim, 4 bayaklı maviş çok şeker bişey ama önce gelin görün istedim...
 
Ays: Aman Tanrımmmm! Bana kedimi getiriyorsun?
 
E: Evet kesinlikle bayılacaksın ama, hediye geri çevrilmez :D
 
Bunun üstüne gidip kocaya nollurrr lütfennn gidip bakalım nolurrr diye yalvarmalar başladı, itiraz cevabı üstüne babama, yine itiraz... Eee napacağız içim kıpır kıpır, ikinci telefon...
 
E: Sen gelemiyorsan ben getiririm bu miniği sana :D
 
Sonuç: Pisicik tatlı mı tatlıydı, lakin bizim pek müsait olmayan fındık evde olmazdı pisicik :( Elime koluma tüylü minicik birşey verince itiraz edemedim, ama ay uy buna başka bir yuva bulalım yazık, koca ne der istemez belki fln diye pisiciği vermeye çelışırken, koca gelmez mi?, birde Ays ne derse o olur demez mi?, pisicik elimde kös kös eve geldik...
 
Rengarenk uslu kızıma Suşi adını koydum, bir o paspasta bir o halıda uyuyup, bazen meraktan yanıma geldi gitti; ama kum kabımız yok ve İran halılarıyla dolu evde ne yapılabilir, anneeee... Geceyi bir şekilde geçirdik, ve misafirler de geldi, memnun olduklarını umuyorum minikte ortada salındı durdu, herkese kendisi sevdirdi, onu kurtaramadık çünkü şuanda ona verecek emeğimiz ve zamanımız yok, umarım gitti yerde şans onunla olur...
 
Suşi misafir kızımız;
 
 
Peace,
Ays...

25 Aralık 2012 Salı

Üseniyorum öyleyse yarın...

Merhaba hayat... ay uzun zaman oldu da, şuydu buydu diye yormayayım kendimi sizde yazın yaptıklarımı merak etmeyin yahu :) Yok aslında bunların hepsi '' Üşeniyorum öyleyse yarın...'' hareketinden dolayı. Ben söylüyorum bu tembellik cidden başa bela bir şey, sanırım bir çeşit hastalık diye de nitelendirsek gayet yerinde olur. Ve malesef ben epey yaka paça batmış vaziyetteyim...

 
Evet merak edenler için sesleniyorum;
 
Hala hayattayım (:  Hayatımda bir takım tepe taklak değişiklikler oldu fakat bunları yavaş yavaş sindire sindire anlatacağım bknz: yukarıda üşeniyorum öylese yarın örneklerinden bir tekerrür de burada oluştur... Neyse bir okul döneminde de beraberiz lakin dönem bitiyor :) vay arkadaş cidden epey olmuş ben yazmayalı, bakıyorum da yaşlanmış gibi hissettim kendimi ( kontrol ettim panik yok hala saçımda ak yok! )
 
Evet neredeydik, hee ben bu blogumu da pek çok iştahla başlayıp bitirmediğim ve yarım bıraktığım işlerimin listesine almak üzereydim ki, tamda bugün bir öğrenci hocam bence blogunuza devam edin demez mi...! ( Karizmayı bozma, çaktırma, sırıtma ama içimde kopan sevinç paha biçilemezdi, sonunda blogum fark edilmiş, beğenilmiş ve devamı için teşfik edilmiştim ) bende napayım kırılır mı? bu nadide öğrenci yahu, zaten başlamak lazım, yarım işlere devam.
 
Merhaba faslını geçtik, sırada en sevdiğim bölüm var buradan tüm g.tü kalkmışlara sesleniyorum yahu az havalanın patlamak an meselesi olabilir. Birde dikkatimi çekti bu adada ne kadar çok gay var Allah'ım hayır yargılamıyorum, ama sizce de ada olan bir yer için haddinden fazlasının yer alması biraz tuhaf değilmi?, acaba havasından suyundan mı :D Ve bu nadide arkadaşlarımızdan olduğunu düşündüğüm bir adet zat kiiii, kendisini önceden tanırım, hiç bir zaman bir b.k olamamış olup, bir b.k olduğunu sansın diye getirdikleri mevkide biraz fazla olmaya başladıııı!!! Dinsizin hakkından imansız gelir diyorum ve güzel beklentilerle bu tatsız konuya devam etmemeyi mantıklı buluyorum.

Bu kadar yazdım söz devamı gelecek... :)
 
ok bye,
 
Ays

2 Ağustos 2012 Perşembe

Christian Louboutin

Evrene mesaj gönderiyorum... Duy sesimi nolur kocacim! ( gelecekteki kocacim; ehem şuanda bunu duymasa da, olsun kalbinde hissetsin...) günün birinde benimde bir Christian Louboutinim olsun... Rockçuuu olsun Popçuu olsun yahu bunlara gönül kaymaz mığğğ... hemde nasıl erir biter alsam giymeye kıyamayabilirim belki her sene doğum günlerimde fln :P

Ays...









Not: Bu arada bu bebeciklerin fiyatlarını az-çok bilenler vardır, lakin şu sitelerdeki (bu ve bu) inanılmaz fiyatlara bir bakın yahu... gerçek olamaz, eğer olursa da, biri bana yardım etsin güvenilir midir? nereden bilebiliriz orijinal mi nasıl anlaşılır yahu...!!!??? O_o

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Nane...

Merhaba, bu daha sık post yazma olayına kendimi alıştırmaya çalışıyorum... Fark ettim ki, neredeyse 10 gün olmuş ve ben her gün blogu açıp bir kaç saat boş bakıp kapatıyorum... İlginç olaylar yaşıyorum yaşamasına hatta bu aralar herşey bir koşuşturmaca yazıcam anlatıcam ama biraz daha beklemedeyim...

Beter sıcaklarla beraber evdeki komik rutininmden bahsedebilirim ama size. Her türlü mamayı afiyetle götürürken şunu bir yerde duydum ve uygulamaya karar verdim... Taze nane yemek! Hergün iki öğün 7-8 dal taze nane yemek, yüzdeki ayva tüylerini zayıflatıyormuş... Bu rutini bir ay sürdürüp 15 gün ara veriyorsunuz sonra yine devam veee inşallah mutlu son... (böyle yazınca insanlar beni maymuncalardan sanacak! yok valla öyle değil ama nane ferahlığına da alışıyorsunuz nanesiz yemek yemiyorsunuz ...) eheheh


Geceleri evde gezmece yapıyoruz, evde yatan kalkan, oturan, yemek yiyenin haddi hesabı yok... 23:00'dan sonra her türlü kanepede löpcük gibi yatma pozisyonları denedikten sonra tahminen 2:00'a doğru artık yatağa yatmaya doğru yol alıyorum, sabah 8:30-9:00 da kalkılır kahvaltı sonra koşturmaca, 15:00-16:00 gibi eve gelirsek bir aptal saatim oluyor yatmak, uyumamak için savaşıyorum fln fln...

neyse ben şimdi kaçayım...
ok baş baş,

Ays...

17 Temmuz 2012 Salı

Heyecan...

Bu aralar çok telaşım var... şimdi buracıkta söylemicem, bana ne :P Bu arada neredeyse tüm blog yazarları, blogunda ilgi azalmasın diye sanırım takipte olun aman gitmeyin, bekleyin, haaa fln fıstık diyor ve tatile koşuyor... Ben eksik neden kalayım, zaten eksiğim yok maşallahım var tamı tamına altmış küsür kilocuk da olmuşken... Benim tatile gitme şansım yok, tatil bana da gelmiyor, ben en iyisi dizimi kırıp, oturup bir tez bitireyim inşallah...



Neyse canım şimdi sabah sabah bunu demeye gelmedim, uykusuz geçen 1-2 geceden sonra sabah erken kalkılmış hatta makyaj vs yapılmış herşey tam, telefon başında beklemedeyim... Heyecan dorukta, bu arada azmin zaferi gece 2 gibi birde yatmadım tırnaklarıma french yaptım (yeni bir yöntem öğrendim ilk denemem... çok basitmiş ilgilenenler için bir tane fotolu post yaparım olmazsa!)

Yoksa bende mi moda blogcusu oldum haberim yok :P eheheh neyse ben şimdi gideyim çok işimiz var bir sesleneyim dedim o kadar... Benim cephede hayat böyle ya sizin?

peace,

Ays...

10 Temmuz 2012 Salı

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Muçu düğünü (=

Ehh madem talep geldi bende daha sık yazayım dimi ama... (= Muçularımdan birini everdik, ayy sormayın acaip bir heyecan gerçi ben hem kız tarafı hem erkek tarafı olduğum için bir tuaf oldu ama elbetteki benim muçumun tarafı daha ağır basıyor...

Şimdi anlamayan sizler için tercümesi, grubumuzdan ilk evliliği yapmış olduk (biz topluca evleniyoruz, nerden çıkıyor bu çoğulculuk canım!) Ben çok beğendim düğünü, çok cici bir rum meyhanesi/balıkçı arası bir yerdeydi; zaten damat beyimiz bodrumlu, bunların bir balık, tekne, deniz, kum, güneş havası vardı... Kuru gri Ankara'da köşeyi dönünce deniz görecek gibi yaşayan canım arkadaşlarıma ömürleri boyunca mutluluk diliyorum...

İdil, Gonca, Özge, Bige birde ben varız... Ben tüm üniversite hayatımız boyunca ay durun bir fotoraf çekelim, gülün, bakın, bekleyin edalarındaydım. Her ne kadar bana ''foto Naci'' ''ŞipŞak'' ve bilimum bu tarz seviyesiz isimler taktılarsa da, şunuda belirtirler ki senin fotoraflar olmasa üniversiteden hatıramız olmayacak <3

Bütün gece elimden ayfoncuğumu düşürmediysem de çektiğim 200 kadar fotorafın çoğu yamuk yumuk olmuş, ee bir yandan oynayalım olaya dahil olayım derken bir yandan foto çekerken ve kimseye o hengamede poz verdirtemezken anca bu kadar oldu napalım... Çok fazla olamadı ama mekanın fotolarından bir kuple sizede çektim, biraz az oldu ama bu postta az fotoraflı olsun olmaz mığ... en azından yazmaya başladım ey okuyucularım benim, canlarım (yalan dünya, Tülay mod on oldu...)

peace

Ays...





Geline nazar değmesin flu bir fotoraf koyalım (= bende bu aralar pek bir pembeye düştüm yauw... :P

19 Haziran 2012 Salı

Tüm yollar denize çıkar!

Pazar günü ve muazzam bir sıcak, bizde dedik ki eee haydi denize (= Adada yaşamanın verdiği bonus puanla koyulduk yollara (annem, babam, sevgili ve ben). Git git derken yaklaşık 1 saatten fazladır gide gide, annemlerin şurada bir askeri plaj var çok hoşmuş hadi deneyelim, bilmem kim önerdi dedikleri yere vardık!

Vıcık vıcık dolu, insanın içinin açılmadı, minnacık ve saçma bir iskele onun üstündeki balkon vari, tüm şezlongları dolu yerde pek bir Hayırrrr! diyordum ki; bir asker arkadaş geldi ve sakalla içeri alamıyoruz dedi bize hıh!

Düştük yollara bu sefer adanın diğer tarafına, dağlar taşlar aşıldıktan sonra geldik Girne'ye ama nafile! Saat olmuş 16:00, sıcaktan ve sıkıntıdan arabada bayılmış ve bir türlü istediğimiz gibi bir yer bulamamış bir halde sinirlerimiz gerildi, eve gidelim dedik... Babam son bir hamle ile adanın en sevdiğim yerlerinden birine doğru gitmeye başladı ama bu seferde külüstür arabamız tepelere tırmanırken su kaynattı; üstelik yanımızda sadece bir küçük şişe su var sıcaklık 45 derce fln olsa gerek artı nem...

Tüm bunlardan sonra, dedik hadi yemeğe gidelim, bir önceki hafta bizim keşfettiğimiz süper düper bir hint restoranına koyulduk, lakin; oda kapalı çıktı :(

Felaketleri 3 ettikten sonra, en iyisi bildiğimiz yere gidelim dedik ve her zamanki deniz kenarı restoranımıza gittik. Balıklar yenildi 1-2 kadeh bişeyler içildi sonra kahve için dedik hadi boat cafeye... burayı kelşmelerle anlatmak istemem, yada şu kadar yeter; loş, köhne, rahat, samimi, sıcak...

not: pisiciklerde günün süper bonusu, cafenin kedilerinin yavruları (= 4 tane mini mini mavi gözlik tekircik...

ok, bye

Ays...












1 Haziran 2012 Cuma

Wild Ones =)

Bu aralar keyif durumları... Hey I heard you, like the wild ones... dım dım dım diye devam ederken şarkıya  (Flo Rida ft. Sia- Wild Ones) Sia denen hatunun sesine bayılıyorum bu şarkıda tarzım değil ama epey tutum bu aralar... Neyse yauw... epeydir yazmamışdım yazayım kurtlarımı dökeyim...

Dün gece öhöm öhöm az buçucuk hocayız ya; mimarlık fakültesinin balosu vardı (= bizde katıldık... Mekana bayıldım resmen dibim düştü, öyle pinpirik ötesi detaycı bir içmimar olaraktan söylüyorum cidden çok güzeldi... Osmanlı edasındaki süslemeler, loş aydınlatma, o şamdanlar beni benden aldı zaten, sonraaa wclerde ki hamam detayları. Bayan wc de erkek hamamı resmedilmiş, erkek wc de ise bayan hamamı, tek tek el ile çizilmiş... Yemekler bir orataya karışıktı ama, mezeler Lübnan- Türk usulü, Kebaplar bir Osmanlı ihtişamında geldi fln fln...

Birde karşımda Dekancığımız oturmasaydı, beyaz şarap yerine rakı içerdim bende ama kibar kibar şarabımı içtim =) Hakkını vereyim öğrenciler de hoştu yani, hepsi iki dirhem bir çekirdek :P sade kaçtık biz düz siyah elbise ile ama napalım artık, sonrada bir kurtlarımızı döktük attık kiiii, deniz kenarındaki iskelenin üstünde ki barda öfff...

9 Haziranda da benim en sevdiğim sınıfı mezun ediyoruz bakalım; bu seferde iç mimarlık balosu var asıl eğlence orada olsa iyi olur... Bugün davetiyeleri dağıttılar, hocam bize emeğiniz çok dediler, cidden duygulandım :( ilk sınıfımdı, onlar bana ben onlara kök söktürdüm ama sonunda hepsi ile aram ayrı iyi, severim kerataları okul onlar gidince boş kalacak... :(

buyrun fotolar...



Bu girişteki şüşlemeler (kalpjik)









Osmanlı Kebabı :P yada bişeyler işte...


Müsteşhen lavabolar... hihihih... :P



Bu fotoda bir adet Ays var saçı başı karışmış... :P

Son olarak ne giydim postu değil ama (bana göre değil moda postları yauw... birde kendimi çok teşir etmeyim diye) Ama yine de bunu gösterteyim... bakınız sevdiceğimin çok beğendim diye süpriz olarak aldığı pabuçları giydim çok bir süslü kokoş bişiler, epey de yüksekler, yere kapaklanmadan geceyi de bitirdik ohhh... (ama çok şekerler dimiğ)


Öff çok lak lak ettim ben gideyim, tez beni bekler...

peace,

Ays...



18 Mart 2012 Pazar

Ays Loves White

Instegram & the love for white (=










* If I had a Bar (hopefully one day I will...) it would be kindda like this... white and close to the sea, for me my hubby, close friends and family...

Ays


Bu iste bir nazar var!

Slm dünya, bir sesleneyim dedim... pek inanmamakla beraber benim üstümde bir nazar olduğu kanaatine kesin varmak üzereyim... Vay arkadaş nedir bu kem gözler, perşembe size yazdım cuma herşey elimde kaldı! (param parça!)

Yazayım evrene göndereyimde negatif enerjimi atayım :P Çakralarım açılsın... eheheh pardon dün 'Cem Özer ' in Oğluma Bir Haller Oluyor oyunundan kalma bu cümleler (=

Gelelim bana; cuma günü ders arasında asistanlar odasına indim (Hay inmez olayımdım!) hani dedim 2 dakkika daha göreyim sevgilimi... orada 1-2 imalı söz fln derken ders çıkışı kuyruk koptu!!!

{Burada bir parantez açıp okuldaki bir asistanın benden ne kadar nefret ettiği ve beni kötülemek için elinden gelen herşeyi yaptığını söylersem, hee birde ne kadar şirret birisi ki yanındaki zayıf kişilikli yardakçılarıyla beraber beni okuldan uzaklaştırmak için yaptıkları pis planlar ve Bölüm başkanına söyledikleri uçsuz bucaksız asılsız suçlamalar var desem sanırım siz anlarsınız...}

Bir kavga bir kıyamet, değer birşeyler olsa keşke, hızla açılan kapılar, kışımla çıkmalar, her tarafa kağıtların savrulması, elimin ayağımın titremesi... Ağlamaklı telefonlar, anneme, arkadaşıma... Gözyaşlı beklemeler fln... Hepsi bir hiç uğruna. Hayır herşeye tamam ama neden ağlayarak ctesi sabah gidecek anneni ararsın be insan!

(ben neredeyse hiç ağlamam normalde, ağlamayı zayıflık olarak görürüm, ama eğer gerçekten işin içinden çıkamazsam o zaman ağlarım, beni bilenler beni ağlarken olurda görürse anlarlar, anneme ağlayarak telefon edince de, olay daha başka daha ciddi bir boyut aldı, haliyle!)

Berbat bir cumadan sonra daha berbat olacağını düşündüğüm bir cumartesiye kalktık, annemi istemedn uğurladık, veee sonra aradı, geldi ve barıştık (=
Allaha şükür diyorum, sonrada dolu bir gün geçirdik akşamda Adaya sadece 3 güniçin gelen tiyatro oununa gittik, süprizlerle dolu bu Persli, önceden almış biletleri, eğer sizin şehrede gelirse mutlaka gidin derim...

Birazda güzel foto koyalım... (hee birde artık bir son model IPhone lu olarak Instegramın dibine vuralım...)





peace Ays...