Benim içimde hep bir İskandinav gizli galiba, Türküm ve damarlarımdaki kanla gurur duyuyorum. Şuanda bulunduğum minik ada'da bile kendi dilimin hunharca katledilmesine dayanamıyorum... Atatürk'e yapılan tüm saygısızlıklara, ve ülkemizde karmakarışık olan durumlara... Ama tüm bunları bir kenara ittiğimde, içimde o yalnızlığı o kuzey ülkelerinin soğukluğunu da hissetmiyor değilim...
Çocukluk bitmiyor bence, ama o miniklikte özümsediğimiz içimize hapsettiğimiz bazı şeylerde çıkmıyor belleklerden, kalplerden. Beni ben olarak tanımlayan şeylerden bazıları belkide hiç şüphesiz çingene misali göçlerim ve kopuk çocukluğum. Her hatıram çok güzel olsada bana göre, tüm günlerim sanki daha dün kadar taze tanımlı hafızamda, yinede bazı yanlarım kayıp...
Küçüklüğümün büyük dünyasını süslemişti tüm o yağmurlu gri ülke; her sabah evden çıktığımızda karşıdaki çukulata fabrikasının mis gibi karamel kokusu, yeşilin her tonunun bulunduğu tuğla evli bahçeler, kendi dünyalarındaki insanlar, sade ve rahat evler, yağmur bazen soğuk... Mumlu pencereler kepenksiz, telsiz-demirsiz, her şey kurallı, titiz, kitap okuyan insanlar...
Az mobilyalar, beyazlar, her şey çok sade süsten, gereksiz eşyadan ve her türlü kalabalıktan arınmış; en önemli köşe kitaplıklar, bazen yalnız bir hayat ama zaten sen kalabalığın içinde neden yalnız kalasın ki, yalnızlığın içinde kalabalık olmak varken...
Bir yanım İskandinav galiba benim nasıl olmasın! Eğer kaybolursam beni pencere kenarında mumlarla bulursunuz, ayağımda patikler elimde bir kitap bir filtre kahve sütlü, tıpkı bir pisi gibi...
Ays...
Bir parçan iskandinav demek (:
YanıtlaSilçok güzel resimler (:
shelikestravelling.blogspot.com
mersi çok... içmimar olunca; motto Design forever...
Sil